MEB’in ÇEDES projesine bir tepki de Mezitli Cumhuriyet Kadınları’ndan geldi. Dernek üyeleri, “Çocuklarımıza başı dik olarak ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diyebilmenin özgürlüğünü vermeliyiz” diyerek Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e tepki gösterdi.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Mezitli Şubesi üyeleri Mersin Gazeteciler Cemiyetin’ de yaptığı basın açıklaması ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e tepki gösterdi. ÇEDES projesinin derhal iptal edilmesinin ve “Andımız”ın okullarda okutulmasını isteyen dernek üyeleri adına açıklamayı Mezitli Şube Başkanı Suzan Falcıoğlu okudu. Başkan Falcıoğlu, “Milli Eğitim Bakanlığının milli eğitimimizin temel esaslarını yok sayan veya bu esaslarla çelişen uygulamalarını ve bunların da “hak ve özgürlükler” kılıfı altında savunulmasını Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak kınıyoruz. Halkımızın da şimdi dile getireceğimiz bu hususlarda aynı duyarlılık içinde olduğuna inanıyoruz. Öncelikle, Türkiye Devleti’nin yasalarıyla çelişen hak ve özgürlükler olamayacağını belirtmek isteriz” dedi.
KARMA EĞİTİM TARTIŞMAYA AÇILAMAZ!
Yapılan basın açıklamasında Başkan Falcıoğlu şu ifadeleri kullandı;
“Cumhuriyetimizin 100. Yılında biz karma eğitimi tartışır hale gelmiş durumdayız. Yasaya göre milli eğitimimizin esası olan karma eğitim, Cumhuriyetle, devrimlerimizle kavgalı dar bir kesimin TBMM çatısı altındaki temsilcileri tarafından hedef alınmakla kalmamış, pedagojik bir facia olduğu ve millete dayatıldığı gibi akıl almaz söylemlere kadar konu olmuştur. Bu durumun sorumlusu, kız çocuklarını erkek çocuklarla aynı okula göndermek istemeyen ailelere de özgürlükler gereği kulak verilebileceğini söyleyen Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’dir. Sayın Bakana hatırlatıyoruz: Özgürlüğümüzün tek kaynağı Cumhuriyet değerlerimizdir ve Milli Eğitim Bakanlığının görevi de Cumhuriyetin gençlerini yetiştirmektir. Burası, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türklerin töresinde çocuğu cinsiyetiyle ayırmak yoktur. Bizde çocuk; kız ya da oğlan olsun, iyi, dürüst, erdemli insan olmayı, ülkesi ve milleti için savaşmayı öğrenerek yetiştirilir. Cumhuriyetimiz de topraklarını beraberce savunan kadın ve erkeğin, milletin eşit fertleri olduğu anlayışıyla inşa edilmiştir. Cumhuriyetin kuruluş ve varlığını ispat etme başarısının altında, töremizden gelen bu sağlam maya yatar. Milletleşmemizin çimentosu olan “kadın erkek yurttaşların eşitliği” ilkesine dayalı karma eğitimi delecek hiçbir şey temel hak ve özgürlük olamaz.
“MİLLİ EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİRME PROJESİ: ÇEDES!”
ÇEDES, MEB’in kendi sorumluluğunda olan milli eğitimi Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak yürüterek eğitimi dinselleştirme projesidir. MEB’in önceki yıllarda, dini vakıflarla benzer uygulamalar yaptığı hatırlardadır. ÇEDES’ in koordinasyonunu MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü yapmaktadır. Proje, okulların yanı sıra, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı gençlik merkezleri, okuma salonları, genç ofisleri ve camilerde uygulanmaktadır. Kültür şenlikleri dahi Diyanet Gençlik Merkezlerinin ev sahipliğinde, il/ilçe müftülüklerinin eşgüdümünde düzenlenecektir. ÇEDES projesinde, “manevi danışman” adıyla okullarda görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı, Kur’an kursu hocaları tarafından öğrencilere “değerler Eğitimi” verilecektir. “Değerler Eğitimi”nin amacı insana ve doğaya saygılı, paylaşmayı bilen, hoşgörülü, dürüst, duygudaşlık yeteneği yüksek, çalışmayı üretmeyi seven, milletine bağlı bireyler yetiştirmek değil midir? “Değerler Eğitimi”nden amaç, evrensel ve milli değerlerimizi yetişen yeni nesle kazandırmak değil midir? “Değerler eğitimi” ne zaman din eğitimi olmuştur da bunları öğretmek din görevlilerine düşmüştür? Cumhuriyet kültürümüzün manevi kazanımlarını pekiştirecek olanlar “manevi danışman” diye görevlendirilen imamlar, vaizler,
Kur’an kursu hocaları mıdır? ÇEDES açıkça, ilkokul-lise arası 19 milyonu aşkın öğrencinin eğitimini dinselleştirme projesidir. Öğrencinin veli onayıyla ÇEDES faaliyetlerine alınacağı belirtilse de bunun işleyişte geçerliliği yoktur. Çünkü okul müdürleri ÇEDES’i veli ve öğrencilere tanıtmak ve ÇEDES’e katılımı teşvik etmekle görevlendirilmiştir. Dolayısıyla veliler, çocuklarının ayrımcılığa uğramasından, hatta mimlenmesinden çekinerek onay vermek zorunda kalabileceklerdir. Burada açıkça kamusal dayatma vardır. ÇEDES’in eğitimi dinselleştirme projesi olduğu eleştirilerine karşı bazı kesimler bu uygulamayı özgürlükler kapsamında değerlendirmek gerektiğini, ailelerin çocuklarına din eğitimi aldırmak haklarının olduğunu söylemektedir. Ülkemizde isteyen aile çocuklarını Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her yerde açtığı Kur’an kurslarına gönderebilmektedir. O halde bu kesimlerin bir türlü dile getiremeyip “özgürlükler” kılıfı giydirdiği esas beklentileri milli eğitimin dinselleştirilmesidir. Milli eğitimin “dindar nesil” yetiştirme alanı olmadığı artık kabul edilmelidir. MEB, ÇEDES projesini iptal etmeli, değerler eğitimini kendi yetkisinde olan milli eğitim içinde, Anayasa ve yasalara uygun amaç ve hedefler doğrultusunda düzenlemelidir.
ÖĞRENCİ ANDI’NDAN RAHATSIZ OLANLARIN HÜKMÜNE SON VERİN!
Bölücü terör örgütü PKK ile çözüm süreci yürütülen dönemde, okullarımızda “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan, “Ne mutlu Türk’üm diyene” deyişiyle biten andımızın okunması, milliyetçiliği bastırma gayretleriyle çelişiyordu. Öğrenci Andı’nın bireysel hak ve özgürlüklere aykırı ve ırkçı olduğu söylemleri çıkarıldı. 2013 yılında MEB andımızın okullarda okutulmasına son verdi. Danıştay bu kararı iptal ettiyse de temyizde iptal kararı bozuldu. Hukuki süreç bu şekilde sonuçlandı. Öğrenci Andı’ndan rahatsız olanların hükmü ise 10 yıldır devam ediyor!
BİR KERE DE TÜRK MİLLETİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ OLSUN!
Bugün ülkemizin içinden geçtiği zorluklar ve iç ve dış tehditler göz önüne alındığında Öğrenci Andı’nın okullarda okutulması zorunluluk derecesinde önem kazanmıştır. Özgürlüğümüzün, güçlü ve bağımsız bir devlet olmamızın birinci şartı Cumhuriyetine sahip çıkan, Atatürk milliyetçisi gençler yetiştirmektir. Bizi bu hedeften uzaklaştıran küresel neoliberalizme karşı milli eğitim seferberliği başlatmalı ve Cumhuriyet kültürümüzü yeniden ayağa kaldırmalıyız. Çocuklarımıza başı dik olarak “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyebilmenin özgürlüğünü vermeliyiz. Derneğimiz Milli Eğitim Bakanı Sayın Tekin’e milletimiz adına bir çağrıda bulunmaktadır. Sayın Bakan, göreve başladığınızda eğitimde toplumsal seferberlik ilan etmek gerektiğini söylediniz. Sizi, ilk uygulama olarak, 2023-2024 eğitim öğretim yılından itibaren tüm ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında her hafta başı ilk derse girmeden ve bütün resmi okul törenlerinde Öğrenci Andı’nın okutulması için yeni bir düzenleme yapmaya davet ediyoruz.”
|