Eğitim Sen Mersin Şubesi, yeni eğitim yılının başladığı ilk gün “Milli Eğitim Bakanlığı, depreme hazır değilmiş, Mersin’de eğitim enkaz altında kaldı” diyerek basın açıklaması yaptı.
Meryem KARADAĞ
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), yeni eğitim-öğretim yılının başladığı günde “Okulların Durumu Raporu’nu açıkladı. Eğitim Sen Mersin Şubesi, sendika binasında yaptığı açıklamada Milli Eğitim Bakanlığı’nın, depreme hazır olmaması nedeniyle Mersin’de eğitimin enkaz altında kaldığını vurguladı.
Mersin Eğitim Sen Şube Binasında Yapılan Basın Açıklamasına Yeşil Sol Parti Milletvekili Perihan Koca'da katıldı.
Şube Başkanı Sümbül açıklamasında; "2023/’24 eğitim öğretim yılı, Türkiye’de eğitimin karşı karşıya olduğu ve geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde açılmaktadır. Özellikle son birkaç yıldır derinleşen ekonomik kriz soncunda artan fiyatlar okul masraflarını ciddi oranda arttırmış, çocuk okutan ailelerin bütçelerini derinden sarsmaya başlamıştır" dedi.
Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Sümbül, “Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları bizzat iktidar ve MEB eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürülmektedir. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir” dedi.
VELİLER ÇARESİZ!
Velilerin sıkıntılarını da gündeme taşıyan Sümbül, “Ekonomik kriz ve hayat pahalılığı, gıda fiyatlarının yükselmesi, kırtasiye ve katlanan okul fiyatları nedeniyle aileler, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi anlamda zorlanmaktadır. Seçim sonrasında peş peşe gelen zamlarla birlikte veliler, çocuklarına günlük harçlık vermekte zorlanmanın yanı sıra beslenme çantalarını dahi dolduramama korkusu yaşamaktadır” diye konuştu.
“MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN GÜNDEMİNDE BAŞKA SORUNLAR VAR”
Milli eğitim bakanlığına sitem eden Sümbül, “Millî Eğitim Bakanlığı’nın öncelikli gündeminde ise öğrencilerin okul masrafları ve beslenme sorunları değil, İmam Hatip okullarını evrensel alternatif bir model olarak bütün insanlığın hizmetine sunmak, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi kapsamında okullarda ‘manevi danışman’ sıfatıyla imam ve vaiz görevlendirilmesi gibi politika ve uygulamalar bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DE OKUL ÇAĞINDA OLUPTA ÖZEL EĞİTİM ALAMAYAN ÇOCUK SAYISI HÂLA ÇOK YÜKSEKTİR”
Başkan Sümbül, Türkiye, engellilerin eğitimi konusunda gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarla kıyaslandığında olması gereken düzeyin çok gerisindedir. Engellilerin eğitim alma ve meslek edinme taleplerini gerçekleştirme olanakları son derece sınırlıdır. Son yıllarda, sayıları hızla artan özel eğitim merkezlerinin denetimsiz uygulamaları nedeniyle engellilerin ve ailelerinin mağdur edildiğine ilişkin örnekler artmaktadır.
Türkiye’de başta eğitim kurumları olmak üzere, genel ve yerel hizmetlerin planlanması ve yürütülmesi aşamalarında engelli yurttaşların koşulları ve ihtiyaçları dikkate alınmamaktadır. Engellilerin önemli bir bölümü kendi başına ihtiyaçlarını giderememekte, aile bireylerine bağlı ve bakıma muhtaç şekilde yaşamını sürdürmektedir. Türkiye’de okul çağında olup da özel eğitim alamayan çocuk sayısı hala çok yüksektir. Özel eğitim için gerekli bilgi, hizmet ve fiziksel çevre koşullarının özel eğitim kapsamında olan engelli çocuklar için yeterince ulaşılabilir hale getirilmemiş olması düşündürücüdür” dedi.
“DEPREMİN EĞİTİME OLUMSUZ ETKİLERİ DEVAM EDİYOR”
Depremin eğitime olumsuz etkilerinin devam ettiğini de vurgulayan Başkan Sümbül, “Türkiye yüzyıllardır dünyanın en etkin deprem kuşaklarının üzerinde ve deprem riski açısından dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada geçmişte çok sayıda yıkıcı deprem olmuştur. Her deprem sonrasında atılması gereken adımların atılmamasının ve yapılan yanlışlarda ısrar edilmesinin bedelini on binlerce insan canıyla ödemiştir.
Deprem felaketiyle birlikte sadece binalar değil, ülkenin yönetim rejimi, ekonomisi, doğaya ve bilime meydan okuyan, tamamen ranta dayalı kentleşme politikaları da yerle bir olmuştur. Böylesine büyük bir yıkımın yaşanmasının asıl nedeninin halkın can ve mal güvenliğini değil, sermayenin ihtiyaçlarını önceleyen rantçı politikaları benimseyen merkezi ve yerel yönetim anlayışı olduğu açıktır” diye konuştu.
EĞİTİM HARCAMALARI CEP YAKIYOR
Eğitim harcamalarının cep yaktığını vurgulayan Sümbül, “Son yıllarda özellikle bütçe görüşmeleri dönemlerinde iktidar cephesinden en sık duyulan söz ‘Eğitime en çok payı biz ayırdık’ olmuştur. Eğitim bütçesini sadece sayısal verilerden ibaret görüp, bütçeden eğitim yatırımlarına ayrılan payı göz ardı ettiğimizde bütçeden eğitime ayrılan payın rakamsal olarak arttığını söylemek mümkündür. Ancak bu durum eğitim bütçesinin nereye harcandığı gerçeğinin üzerini örtmemektedir.
ÖĞRENCİLERİN BESLENME SORUNU ACİL ÇÖZÜM BEKLEMEKTEDİR
Beslenme sorununu da gündeme taşıyan Başkan Sümbül, “Eğitim ve öğretimde son yıllarda öne çıkan en önemli sorunlardan birisi öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Bu sorun temel ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur.
Derinleşen ekonomik kriz, hız kesmeden devam eden zamlar, enflasyonun hızla artması, hayat pahalılığı ve satın alım gücünün gün geçtikçe düşmesi mutfaktaki yangını büyütürken artık temel besin gıdalarına dahi ulaşmak zorlaşmıştır. Çocuklar için beslenmenin önemli olduğu koşullarda bir litre kutu sütün 35 lira, bir yumurtanın 3 lira, en uygun yerlerde bir kilo kıymanın fiyatı 300 lirayı aşmıştır. Bu koşullarda çocuklarına her gün ayrı bir beslenme çantası hazırlamak durumunda kalan aileler eti, sütü, meyveyi, kuruyemişi geçelim, yumurtayı, peyniri, zeytini bile alamaz haldedir” diye konuştu.
|