Mersin dış ticaretinde önemli yere sahip bakliyat sektörü gerek dış ticaret faaliyetlerini hızlandırmak gerekse maliyetlerini düşürebilmek adına söz verilen Mersin Ana Konteyner Limanı’nın vakit kaybedilmeden hayata geçirilmesini bekliyor.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 3 No’lu Hububat ve Bakliyatın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Beşir Sevimli, Başkan Yardımcısı Hayrettin Parlak, Meclis Üyeleri Sezgin Fettahoğlu, Ali Şükrü Nephanoğlu, Şahin Sayılır ile Komite Üyeleri Erdem Mercan ve Mohamad İdber sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Bakliyat üretiminden insan sağlığı için oldukça faydalı bu ürünün tüketiminin artırılması için neler yapılması gerektiğine, dış pazarlarda yaşanan gelişmelerden sektörün beklentilerine kadar birçok konu ele alındı. Komitenin önümüzdeki süreçte yapacağı çalışmalar hakkında da bilgi veren üyeler, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü tarafından dünya bakliyat günü olarak ilan edilen 10 Şubat ile ilgili bilgiler paylaştı. Sektörün sorunlarının önemli bir bölümünün çözümü için üretimde planlama gerektiği konusunda görüş birliğine de varan üyeler, bir taraftan giderek artan kuraklığa dayanıklı yeni çeşitlerin geliştirilip üretiminin desteklenmesi gerektiğini söylerken diğer taraftan üretilen bu ürünlerin ticaretinin daha hızlı gerçekleştirilebilmesi için Mersin’e söz verilen ana konteyner limanının da hayata geçirilmesini istedi.
Sevimli: Tarım koridoru ile tedarik sıkıntısı azaldı
3 No’lu Komite Başkanı ve Silva Agro Tarım Sahibi Mehmet Beşir Sevimli, Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın sektöre yansımalarını değerlendirdi. Mersin’in bakliyat işleme ve ticaretindeki gücünü ve önemini hatırlatan Sevimli, şunları söyledi:
“Mersin olarak maalesef savaşların yoğun yaşandığı bir coğrafyadayız. Önceki yıllarda Ortadoğu’da yaşanan savaşlar söz konusuydu. Bu sürecin sektörümüze yansımaları farklı olmuştu. BM aracılığıyla savaş bölgelerine, bölge halkının ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına bakliyat tedarik eden çok sayıda firmamız oldu. Rusya – Ukrayna Savaşı ise sektörü çok daha farklı etkiledi. Kuzeyde yağlık ayçekirdeğinde, soya, buğday, mısır ve bezelyede en büyük tedarikçi Ukrayna. Savaşın başlamasıyla birlikte ilk zamanlarda bu ürünleri getirmekte oldukça zorlandık. İthal edilen ayçekirdeğinin yarısına yakınının ülkemize Ukrayna’dan geldiği düşünülecek olursa sorunun ne kadar ciddi boyutlara ulaşabileceği daha net anlaşılacaktır. Ancak hükümetler arası kurulan diyalog sonrası oluşturulan tarım koridoru ile bu sorun büyümeden çözüldü ve rahat nefes alabildik.”
Türkiye’nin bu koridorun merkezi olduğunu hatırlatan Sevimli, ticaret kabiliyeti oldukça yüksek bir bölge olarak tarım koridorunun avantajının çok daha fazla kullanılabilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Parlak: Üretimde planlama büyük önem taşıyor
Komite Başkan Yardımcısı ve Parlak Tarımsal Ürünler Sahibi Hayrettin Parlak ise üretimde planlamanın önemine dikkat çekti. Sektörde yaşanan sorunların birçoğunun temelinde ürün bulma noktasında yaşanan sıkıntıların geldiğini hatırlatan Parlak, yapılacak doğru planlama ile üretim artırılarak ithalattan kaynaklı sorunların da, maliyet sorunlarının da aşağı çekilebileceğini, ihracatın artırılabileceğini söyledi. Türkiye’nin artık o yıl hangi ürün para ediyorsa çiftçinin o ürünü ekmesi anlayışından kurtulması gerektiğine dikkat çeken Parlak, “Şu anda nohut, yeşil mercimek ya da fasulyede rekolteler geçen yılın altında ancak mısır ya da ayçiçeği önceki yıla göre 4-5 kat artarak rekor kırdı. Bunun yerine doğru planlama ile tüm ürünlerden ihtiyacı karşılayacak ölçülerde üretebilmeliyiz” ifadelerini kullandı. Böylece doğru noktalarda doğru ürünlerin yetişmesinin sağlanabileceğine de değinen Parlak, “Doğru bir planlama yapılıp çiftçiye yol gösterilirse doğru noktalarda doğru ürünlerin yetiştirilmesi de mümkün olur. Örneğin çok sulak bir bölge olmamasına rağmen Konyalı çiftçiler buğday ekimini bırakıp sadece destek veriliyor diye daha çok su isteyen mısır üretimini tercih etmez yapılacak planlamaya uyar” değerlendirmesini yaptı.
Bakliyat ekiminin tarım arazileri açısından önemine de dikkat çeken Parlak, “Bakliyat ekimi toprağa ciddi oranda azot sağlıyor. Toprak ne kadar azotlu olursa verimi de o kadar artıyor. Bir yıl bakliyat ektiğiniz bir toprağa gelecek yıl başka bir ürün ektiğinizde o ürünün veriminin arttığını görürsünüz. Planlama ve bakliyat ekimi bu nedenle de önemli” diye konuştu.
Türkiye’nin soya gibi dışa bağımlı olduğu bakliyat ürünlerinin ekimine yönelebileceğine de değinen Parlak bu sayede sektör özelinde dış ticaret açığının da kapatılabileceğini belirtti.
Fettahoğlu: Mersin’de ikinci bir liman mutlaka gerekli
3 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Göze Tarım Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Fettahoğlu dış ticarete yönelik değerlendirmeler yaptı. Mersin’in dünya bakliyat ticaretinde önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Fettahoğlu, bu gücün artırılarak korunabilmesi adına dış ticaretin önünü açacak yatırımlara ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı. Bu noktada karşılarına en büyük sorun olarak Mersin Limanı’nda yaşanan yoğunluğun çıktığını dile getiren Fettahoğlu şunları söyledi:
“Mersin Limanı’nda kapasite artık doldu ve gelen talebe hızlı yanıt verebilmek zorlaştı. Şu anda gemiler en az bir hafta 10 gün sıra bekliyor. Bundan kaynaklı demoraj cezaları ödemek zorunda kalıyoruz. Mersin ticaretinin artabilmesi için Ana Konteyner Limanı’nın vakit kaybedilmeden yapılmasını bekliyoruz. Bu durum hem işlemlerimizi hızlandıracağı için ticaretimizi artıracak hem de maliyetlerimizi düşüreceği için sağlayacağımız rekabetçi fiyatlar nedeniyle de ürünlerimize talebi artıracak.”
Taşucu liman çalışmalarının devam ettiğini de hatırlatarak bu limanın da ilk etapta dökme yüke uygun olacağını kaydeden Fettahoğlu, “Bu liman yatırımı da başladı ancak bu kez de karşımıza Taşucu Otoyol sorunu çıkıyor. Türkiye ekonomisi dış ticaretle büyüyor. Bu konuda ülke olarak hedeflerimiz var. Mersin de bir dış ticaret kenti ve ülke hedefleriyle paralel hedeflere sahibiz. O nedenle gerek kentimizin gerekse ülkemizin dış ticaretinin büyümesine katkı sunacak yatırımlara da öncelik verilmesi şart” ifadelerini kullandı.
Nephanoğlu: Sektörde ar-ge çalışmaları artırılmalı
3 No’lu Komite Meclis Üyesi Ali Şükrü Nephanoğlu ise bakliyat tüketiminin artırılmasına yönelik yapılabilecek çalışmalara değindi. Özellikle metropol kentlerde hızlanan yaşam koşullarına paralel beslenme alışkanlıklarının da değişmeye başladığını kaydeden Nephanoğlu, bakliyat gibi sağlıklı ürünlerin yerini fast food gıdaların almaya başladığını söyledi. Bakliyatın da yürütülecek ar-ge çalışmalarıyla bu dönüşüme ayak uydurabileceğini belirten Nephanoğlu, “Nohutla fındık ezmesi tadında yapılmış, tamamen organik ürünlerin üretimine başlandı. Ya da nohut cipsleri üretiliyor. Glütensiz ürünlerde bakliyat unları tercih ediliyor. Yavaş yavaş türev ürünler geliştirilmeye başladı ancak yeterli değil. Sektörün bu alandaki ar-ge çalışmalarına ağırlık vermesi gerektiğine inanıyorum” dedi.
Karbon ayak izleri, küresel iklim krizi tehdidi gibi unsurlar da göz önünde bulundurulduğunda hayvansal proteinlerin yerini tarımsal proteinlerin alması gerektiğine işaret eden Nephanoğlu, “Hayvansal gıdalar metan gazı salınımının yüksek olması nedeniyle küresel ısınmaya sebep oluyor. Artık insanlar hayvansal gıdalardan çok lifli, topraktan üretilen proteinlere ağırlık vermeli. İzlediğimiz kadarıyla dünyada da bu bilinçle vegan ürünlere ilgi artıyor. Sağlıklı gıda tüketim trendi yükseliyor. Sektörümüzde de bu eğilim göz önünde bulundurularak yatırım yapılmalı. Yeni nesle bakliyat ürünlerini daha çok sevdirecek ürünler geliştirilmeli” tavsiyesinde bulundu.
Sayılır: Çocuklar bakliyatı daha yakından tanımalı
3 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Saysan Dış Ticaret Sahibi Şahin Sayılır komitenin çalışmaları hakkında bilgiler paylaştı. Lifli yapısı ve yüksek protein oranı nedeniyle insan sağlığı açısından oldukça faydalı olan bakliyatın son yıllarda çocuklar tarafından tüketiminin azaldığını gözlemlediklerini anlatan Sayılır, komite olarak çocuklara bu ürünü tanıtmaya yönelik çalışmalara devam edeceklerini söyledi. Çocukları küçük yaşta bakliyat ürünleriyle tanıştırıp faydalarını anlatmaları halinde gelecek nesillerin de sağlıklı beslenmesine katkı sunacaklarını dile getiren Sayılır, “Bu nedenle son birkaç yıldır 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü’nde özellikle dezavantajlı okullarda tanıtım etkinlikleri düzenliyoruz” dedi. Bakliyat Günü çerçevesinde yaklaşık okullarda paketlerle bakliyat ürünleri dağıttıklarını bildiren Sayılır, aynı zamanda düzenledikleri etkinliklerle çocuklara bakliyatın faydalarını anlattıklarını söyledi.
Mercan: Tohum ıslahı ve doğru planlama yapılmalı
3 No’lu Komite Üyesi ve Lazeks Gıda Sahibi Erdem Mercan da sektör sorunlarının artacak üretimle azalacağına inandığını söyledi. Bunun için geçmişte başlatılan havza bazlı üretim modelinin revize edilerek uygulamaya alınması gerektiğini belirten Mercan şunları söyledi:
“Aslında üretimin artması için yapılması gerekenleri birkaç başlıkta toplayabiliriz. Bunlardan en önemlisi tohum ıslahı. Bu sayede ürün kalitesi de verimliliği de artacaktır. İkincisi Avrupa’da olduğu gibi güçlü üretici yapılanmalarının oluşturulması, kooperatifçiliğin güçlendirilmesi gerekli. Bakliyat üretimi yapan çiftçi artık belli bir yaşa geldi ve yeni nesil üretime sıcak bakmıyor. Yeni neslin üretime özendirilip vazgeçmeleri engellenmeli. Bu söylediklerimizin yapılabilmesi için de doğru planlamalarla, doğru üretim yöntemleriyle, doğru desteklerle üreten çiftçinin para kazanması sağlanmalı. Çiftçiye alım garantileri verilmeli.”
Küresel iklim değişimi nedeniyle bölgelerde iklimsel farklar oluşmaya başladığını da hatırlatan Mercan, hazırlanacak kuraklık haritasına uygun olarak üretim planlaması yapılması, araştırma enstitülerinin kuraklığa dayanıklı yeni tohum türleri üzerindeki çalışmalarını artırması ve bu yeni tohumların ekiminin özendirilmesine yönelik yeni teşvikler oluşturulması gerektiğini de sözlerine ekledi.
İdber: Sağlıklı ve bereketli bir ürün
Komite Üyesi ve Al Eryaf Gıda Sahibi Mohamad İdber de bakliyatın insan sağlığı için faydalarına değindi. Gerek Türk gerekse Ortadoğu mutfağında yoğun tüketilen bu ürüne son dönemlerde Avrupa’dan da talep arttığını dile getiren İdber, özellikle bakliyat unları ile dip soslarda yoğun kullanıldığını söyledi. Bakliyat unlarının bisküvi ve çikolatalarda, köpek mamalarında, etsiz köftelerde tercih edilebildiğini belirten İdber, “Unutulmamalı ki bakliyat hem insan sağlığını hem de ekildiği yerde toprağı besleyen bir yapıya sahip. Aynı zamanda hiçbir türevine dönüştürülmese dahi oldukça bereketli bir ürün. Bir kilo bakliyattan 10-15 porsiyon arasında yemek elde etmek mümkün. Bu nedenle üretimi artırılmalı” diye konuştu. (Haber Merkezi)
|